Alevilik, kökleri Anadolu'nun binlerce yıllık tarihine dayanan, İslam'ın Batıni (içsel) yorumunu temel alan bir inanç ve kültür sistemidir. Temelinde Hak-Muhammed-Ali yolu bulunur ve merkezinde insan sevgisi (En-el Hak), hoşgörü, adalet ve doğaya saygı gibi evrensel değerler yer alır. Alevilik için en kutsal mekan insanın gönlüdür; bu nedenle "Bizim Kabemiz insandır" felsefesi esastır.

Aleviliğin kökeni, Hz. Ali ve On İki İmamlara duyulan derin sevgi ve bağlılıkla birlikte, Orta Asya Türk gelenekleri (Şamanizm), Zerdüştlük ve eski Anadolu inançlarının İslam'la harmanlandığı sentez bir yapıya dayanır. Özellikle Hacı Bektaş-ı Veli, Pir Sultan Abdal gibi ulu ozanların felsefeleriyle Anadolu'da şekillenmiş ve kendine özgü bir kimlik kazanmıştır. Bu nedenle Alevilik, Anadolu'ya özgü bir İslam yorumu olarak kabul edilir.

Alevilikte temel ibadet, kadın ve erkeğin bir arada bulunduğu, Dede veya Ana'nın rehberliğinde yürütülen Cem'dir. Cem'de deyişler söylenir, dua (gülbank) okunur ve evrenle bir olmayı simgeleyen Semah dönülür. Bağlama (saz), Alevilikte kutsal kabul edilen ve "Telli Kuran" olarak da anılan en önemli ibadet aracıdır. İnanç yolculuğu "Dört Kapı Kırk Makam" olarak bilinen ahlaki ve manevi bir eğitim sürecinden geçerek kamil insan olmayı hedefler.

Alevi nüfusunun en yoğun olduğu ülke Türkiye'dir. Türkiye dışında, tarihsel bağlar nedeniyle Balkanlar'da (özellikle Bulgaristan ve Arnavutluk) önemli Alevi toplulukları yaşamaktadır. Ayrıca, 20. yüzyıldaki göçler sonucunda başta Almanya olmak üzere Fransa, Avusturya, Hollanda ve diğer Batı Avrupa ülkelerinde de büyük ve organize Alevi diaspora toplulukları bulunmaktadır.

Türkiye'de Aleviler, coğrafi olarak geniş bir alana yayılmıştır. Yoğun olarak yaşadıkları bölgelerin başında İç Anadolu (Sivas, Tokat, Çorum), Doğu Anadolu (Tunceli, Erzincan, Malatya, Elazığ), Akdeniz (Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş) ve Ege (İzmir, Manisa) gelmektedir. Ayrıca, iç göç nedeniyle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük metropollerde de çok önemli bir Alevi nüfusu yaşamaktadır.

Müsahiplik, Alevi yolunda iki ailenin Dede huzurunda ikrar vererek hayat boyu "yol kardeşi" olmasıdır. Bu, kan bağından öte bir kardeşliktir; aileler iyi ve kötü günde birbirlerine maddi ve manevi olarak destek olurlar. Müsahiplik, Alevi toplumunun sosyal dayanışmasının ve kolektif sorumluluk anlayışının en güzel örneklerinden biridir.

Bu düstur, Aleviliğin temel ahlak ilkesidir. "Eline sahip olmak", hırsızlık yapmamayı, kimseye zarar vermemeyi; "diline sahip olmak", yalan söylememeyi, dedikodu yapmamayı; "beline sahip olmak" ise haramdan ve zinadan uzak durmayı ifade eder. Bu ilke, kişinin hem kendine hem de topluma karşı olan sorumluluklarını özetler.

Alevi inancında takvim, önemli oruçlar ve kutlamalarla şekillenir. En bilinenleri; Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri için tutulan 12 günlük Muharrem Orucu (Yas-ı Matem), Hızır'ın yardımını dilemek için tutulan Hızır Orucu ve doğanın uyanışını simgeleyen, Hızır ve İlyas'ın buluştuğuna inanılan Hıdırellez'dir. Bu günler, anma, ibadet ve toplumsal birleşme zamanlarıdır.